Küfür sözü.?



Gerçek Hamd Allah’adır. O’na hamdeder ve O’ndan istianede bulunuruz. Kimi Allah hidayet erdirirse, onu dalalete düşürecek kimse yoktur. Kimi de dalalete düşürürse, onu hidayete erdirecek kimse yoktur. Şehadet ederim ki; bir Allah’tan başka ilah yoktur, ilah yalnız O’dur; O’nun  ortağı yoktur ve (yine şehadet) ederim ki Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) O’nun kulu ve Rasulü’dür. En kiymetli Salat ve selam, Muhammed (sas)'e ailesine, ashabına ve onların yolunu izleyen garip muvahhidlerin üzerine olsun.

Bu yazıyı yazmamızdaki amaç, yanlış anlaşılan bir sözü açığa ulaştırmak ve asolan manasını açıklamak, aradaki ince ayrıntıya dikkat çekmek, kişileri bu konudaki tekfirden sakındırmaktır. Yanlış anlaşılan şu sözü farklı anlaşılmasından dolayı izah edecek ve ayrıma gideceğiz inşaAllah

Bu söz alimler tarafından söylenmiştir. Günümüzde özellikle İmam ibn Teymiyye (Rahimahullah) tarafından söylendiği çokça  dillerde gezmektedir.;"Kişi, genel olarak küfür olan bir şeyi işler veya söylerse, kafir olmayı kast etmese de, işlediği veya söylediği sebep ile kafir olur. Çünkü ancak Allahu Teala'nın dilediği bazı kimseler dışında kimse küfrü kastetmez." (Es-Sarimu'I-Meslul, 177-178)

Evet bu söz mana olarak doğrudur, bir kimse kastetmese bile bir küfür sözü söylerse şüphesiz kafir olur. Allah (svt) bize bunun küfür olduğunu kur'an'da bildirmiştir. ve O (svt) şöyle der; " Münafıklar, kalplerinde olanı kendilerine açıkça haber verecek bir surenin tepelerine indirilmesinden çekiniyorlar De ki: "Siz alay edin bakalım! Şüphesiz Allah çekindiğinizi açığa çıkarandır. And olsun onlara soracak olsan elbette şöyle diyeceklerdir: "Biz sadece şakalaşıp eğleniyorduk." De ki: Allah ile, O'nun ayetleri ile ve Rasulü ile mi alay ediyordunuz? Özür dilemeyin. Siz iman ettikten sonra gerçekten kafir oldunuz. içinizden bir gurubu affetsek bile, günahkar kimseler oldukları için diğer gurubu azaplandıracağız. " (Tevbe 64-66)

Rasulullah (sas) şöyle buyurur; "Gerçekten kul bazen açık olmayan bir söz söyler de, bu kelime nedeniyle doğu ile batı arasındaki mesafeden daha ziyade cehennem in dibine atılır." (Muttefekun Aleyhi)

İmam ibn Teymiye (Rahimahullah) şöyle der: "Siz iman ettikten sonra gerçekten kafir oldunuz." Allahu Teala onlara, iman ettikten sonra küfre düştüklerini söylemelerini emrediyor. Onların, kalplerinde küfür olduğu halde dilleri ile iman ettikten sonra küfre düştüklerini söylemek doğru olmaz. Zira kalpte küfür olduğu halde dil ile iman edilmesi, küfre işaret eder. Dolayısıyla "iman ettikten sonra gerçekten kafir oldunuz" denilmez. Çünkü onlar zaten kafir olmayı sürdürmektedirler. Onlar imanı izhar ettikten sonra küfrü izhar ettiler denmesi de doğru olmaz. Zira onlar, küfrü sadece kendi arkadaşları içerisinde izhar ediyorlardı. Dolayısıyla onların mandan sonra küfre düşmeleri, münafıklık yapmaları, kalplerindekini açıklayacak bir surenin inmesinden çekinmeleri ve alay etmelerinden sonra olmuştur. Ayetin lafzı onların münafıklık yapmaya devam ettiklerine delalet etmemektedir." (Mecmuu'I-Fetava, 7/272)

İmam ibn Kayyım (Rahimahullah) şöyle der: "Şakacı kimse, sözün hakikatini ve gereğini kastetmeksizin konuşan kimsedir. Bilakis eğlence olsun diye konuşur. Bunun zıddı ise ciddiyettir Sözün özü, Allah hakkında oyun, eğlence ve şaka yapmak caiz değildir. Dolayısıyla Allahu hakkında sözün şaka olması ile ciddi olması arasında fark yoktur." (i'lamu'I-Muvakkıin, 3/135-137)

İbn Arabi (Rahimahullah) şöyle der: "Onların bu söyledikleri sözler ciddi de olabilirdi, şaka da olabilirdi. Ancak ne olursa olsun bu sözler küfürdür. Çünkü küfür sözleri şaka yollu söylemenin de küfür olduğu hususunda ümmet arasında görüş ayrılığı yoktur. Tahkik ve ilim  hakkın; şaka ve ciddiyetsizlik ise batıl ve cehaletin kardeşidir." (El-Ahkam, 2/976)

Yukarıda görüldüğü üzere bu söz doğrudur. Ancak bu söz kesinlikle manası bilinmeden söylenirse kişiyi küfre sokmaz onun için birşey ifade etmez, örnek olarak açıklayacak olursak. Bir kimse kürtçe bilmiyordur, ona devamlı kürtçe hitab edildiği bir beldede yaşıyordur, kendince çözüm bulup kürtçe bilen birinden yardım ister ve derseki; "Bana kürtçe sürekli hitab ediliyor ve ben kendimi ifade edemiyorum, bundan dolayı bana kürtçe -Ben kürtçe bilmiyorum- lafzını öğretirmisiniz, ben bununla bana hitab eden insanlara bu şekilde meramımı söyler ve onlarında kafarında oluşan bazı şüpheleri giderir, uzunca uğraşmak zorunda kalmam"

Yardım istediği kişide ona kürtçe "Ben kürtçe bilmiyorum" kelimesi yerine, (haşa) "Allah yoktur" diye bir küfür sözü öğretirse, bu kişiye kürtçe hitab edildiğinde bu kimsede "kürtçe bilmiyorum" kelimesine kastederek manasını bilmediği küfür sözünü söylerse bu kimseye bir ceza yoktur ve islam dairesinden çıkmaz.

Bakınız delil olarak sunulan İmam İbn Teymiyye (Rahimahullah)'nin aksine delalet eden bu açık sözü herşeyi ifade etmektedir.: "Mü’min bir kişi, kullandığı kelimelerin anlamını bilmeden Allahu Teala ve Rasulü (sas) hakkında bir şeyi belirtmek için, söz söyler ve o sözün kasdettiği anlama delalet ettiğini zanneder, ancak o söz başka şeye delalet ederse, o mü’min kafir olmaz." (Er-Reddu ala’l-Bekri, 341-342)

Bu konu aslında çok açık bir mevzu lakin günümüzde bazı akide taklidçisi ve başlıkçısı insanlar tarafından yanlış anlatılmakta ve idrak edilememektedir. Bundan dolayı insanları bu kelime'i (icmaı) delil alarak, tekfir etmektedirler, bunun aksini söyleyen kimseleri yermekte akılsızlıkla suçlamakta ve cahillik damgasını vurup kendi cehaletinden habersiz olmaktadırlar.

Bakınız İmam İbn Kayyim (Rahimahullah) bunu delil alarak savunan kimseleri ağır bir dille eleştirerek şöyle der: "Kadın, Arapça bilmeyen kocasına, "bana üç defa ‘boşsun’ de" derse ve kocası da bu sözlerin ne anlama geldiğini bilmeyerek bunu söylerse, Allahu Teala ve Rasulü’nün (sas) hükmüne göre bu kadın boş olmaz. Yine bir kişi, diğerine, halk arasında saygı ifadesi olarak kullanılan manası ile, "Ben senin kulun kölenim" derse, o kişinin kölesi olarak sayılmaz. Sözlerin örfte kullanımlarını, niyet ve maksatlarını gözönünde bulundurmayanlara göre ikinci misaldeki adam, kendisine bu şekilde ifadede bulunan diğerine köle olarak sahip olabilir veya onu satabilir. Bu, cahil müftünün hata edebileceği büyük bir alandır. Bunu bilmeyen müftü insanları aldatır,Allahu Teala’ya ve Rasulü’ne iftira eder, dinini değiştirir, Allahu Teala’nın haram etmediğini haram ve helal etmediğini de helal yapar. Allahu Teala bundan bizi korusun." (İlamu’l-Muvakkıin, 4/229)


Yine bu konuda İzz bin Abdusselam (Rahimahullah), şöyle der: “Arap olmayan kişi küfür, talak, iman, köle azadı, satış, alış, sulh gibi anlamını bilmediği kelimeler kullanacak olursa, onun için bağlayıcı olmaz ve cezalandırılmaz. Çünkü bu kelimelerin gereklerini kabullenmiş veya kastetmiş değildir. Aynı şekilde Arap olan bir kişi, anlamını bilmeden bu manalara delalet eden yabancı kelimeler söylerse, o da kendisi için bağlayıcı olmaz ve cezalandırılmaz. Çünkü kullanırken, bunların gereklerini kastetmemiştir. İrade, ancak bilinen veya zannedilen şeye yönelir. Arap olan bir kişi, anlamını bilerek bu kelimeleri söylüyorsa, söylediği yerine gelmiş olur. Ancak Arap olan bir kişi, karısına sünnet veya bid’at olan bir yöntem ile “sen boşsun” derse, ve her iki kelimenin anlamını da bilmiyorsa veya hul’, ricat, nikah, i’tak gibi arap olduğu halde anlamını bilmediği kelimeleri kullanırsa, bunlardan hiçbiri sebebi ile sorumlu olmaz ve söylediği geçerli kabul edilmez. Çünkü manasını bilmiyor ki delalet ettiği şeyi kastetmiş sayılsın." (Kavaidu’l-Ahkam fi Mesalihi’l-En’am, 2/102)

Şunuda söylemek isteriz, Alimler -La ilahe İllAllah-'ın sıhhat şartları yerine gelmeden bu kelimeyi ikrar edenler için, bu usul-u fıkh kaidesini delil alıp, bir kimse manası bilmediği veya manasını bilmeden kastederek söylemediği bir söz onlara faide sağlamaz demişler. Şöyleki o kadie şöyle anlatılır, Örn; "Bir adama arkadaşları bilmediği bi dilde ona "hanımını boşamayı" öğretmişler, oda eve gelince güzel bir cümle olduğunu kastederek bu sözü söylemiş, hanımı ne dediğini anlayınca bu durumu kadıya taşımıştır. Kadıya durum izah edilince usulu fıkhtaki bu kaideyi zikredip size bir vebal yoktur demiştir." Aynı şekilde manasını bilmeden, şartları yerine gelmeden söylenen -La ilahe illAllah-ında  kişiye bir faide sağlamadığını o söylediğinin boş bir söz olduğunu açıklamıslardır.

Yani bir kimse manasını bilmeden kastetmeyerek bir küfür sözü söylerse bu ona cezayı gerektirmez ve tekfir edilmez. Sözümüzü son olarak İmam bn Kayyım (Rahimahullah)'ın şu kavliyle meseleye açıklık getirerek bitiriyoruz

O (Rahimahullah) şöyle der;  "Allahu Teala, insanların içindekilerine delalet etmesi için kelimeleri vazetmiştir. Biri diğerinden bir şey istediği zaman kelimeler ile ne istediğini ve maksadını ona anlatır. Bu isteklere de kelimeler vasıtasıyla hükümleri bina edilir. Söz veya fiilin delaleti olmaksızın insanların içlerinde olan şeylere ve yine kişinin anlamını bilmeden söylediği ve anlamını kastetmediği kelimelere hükümler bina edilmemiştir.


Aksine kişi, içinden geçirip işlemediği, söylemediği, hata ederek, unutarak, ikrah altında kalarak, anlamını bilmeyerek veya söylediğinin anlamını kastetmeyerek yaptıklarından dolayı sorumlu tutulmamıştır. Kasıt ve sözlü ya da fiili delalet bir araya gelirse, hüküm terettüp eder. Bu şer’i bir kuraldır. Allahu Teala’nın adalet, hikmet ve rahmetinin gereklerindendir."
(İlamu’l-Muvakkıin, 3/117)

Ve Ahiru Da'vana Eni'l Hamdu lillahi Rabbi'l Alemin
Yazan Tewhid we Takwa










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.