بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ
إِنَّ الْحَمْدَ لِلَّهِ نَحْمَدُهُ وَنَسْتَعِينُهُ مَنْ يَهْدِهِ اللَّهُ فَلاَ مُضِلَّ لَهُ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلاَ
هَادِيَ لَهُ وَأَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ
وَأَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ
وَأَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ
"Gerçek Hamd Allâh’adır. O’na hamdeder ve O’ndan istiânede bulunuruz. Kimi Allah hidayet erdirirse, onu dalalete düşürecek kimse yoktur. Kimi de dalalete düşürürse, onu hidayete erdirecek kimse yoktur.
Şehadet ederim ki; bir Allah’tan başka ilah yoktur, ilah yalnız O’dur; O’nun ortağı yoktur ve (yine şehadet) ederim ki Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) O’nun kulu ve Rasulü’dür."
Sonsuz kudretiyle âlemleri yoktan var eden Yüce Rabbimize hamd-u senâlar olsun. O'nun yüceliği karşısın da saygıyla eğilir, O'na kul olduğumuzu ikrar, acziyetimizi itiraf ederiz.
Salât ve Selâm, Kainâtın Efendisi, insanlığı en doğru yola ileten rehber,rahmet Peygamberi Efendimize, O'nun hânesine ve ashâbına, Kur'an ve Sünnetin önüne hiç birşey geçirmeyen, selefin metoduyla, fehmiyle ilerleyen müjdelenmiş garip muvahhidlerin üzerine olsun.
bu kelime, dinin temeli, evveli ve aslı, bütün Rasullerin ortak davetidir. Bu kelimenin getirdiklerini, gerekliklerini, sıhhat ve şartlarını yerine getirmeden bir kimse asla müslüman olmaz. Bu kelimeyi hakiki manada anlayan ve söyleyen herkese düşmanlık gösterilmiştir. Bugün bu kelimeyi söyleyen birisi sıkıntıya düşmüyorsa, bu onun bu kelimenin getirdiklerinden bihaber olduğu anlamını taşır. Oysa biz biliyoruz ki; bu kelimeyi kavli,kalbi ve fiili ispat eden herkes sıkıntı içerisindedir, biz bunları önce kendimizden sonrada etrafımızdaki tanıdığımız kardeşlerimiz den görüyoruz, bütün müşrikler bu kelimeyi hakiki manada söyleyen kimselere buğz ettiklerini, muvahhidlerin ailesi de dahi olmak üzere onlara karşı bir tavır takındığını herkes görecektir, zira akılsızlıkla, aşırılıkla, kendini bilmezlikle, saygısızlıkla ihtam edileceklerdir. İşte asırlardır kardeşi kardeşe, babayı evlada, anneyi çocuğuna, arkadaşı arkadaşına düşman eden, hakkı batılı sarih bir şekilde ortaya koyan bir kelimedir.
bütün putları, putçukları, ilahlık iddiasında bulunanları reddetmeyi ve onlarıda reddetmeyenleri reddetmeyi gerektirir. Önce bütün bunlardan kalbini arındırman, kabulden önce gelir ve Allah'a iman etmen bu yoldan geçer önce red sonra kabul.
buda ispatı içerir. Bütün kalbini dünyanı hayatının her alanındaki, putlaşan hükümleri, ilahlık iddiasında bulunanları reddedip, tekfir ettikten sonra kabul gelir. Sadece yaratan, yaşatan, öldüren, rızık veren, doğa işlerini düzenleyen, hayat nizamını düzenleyen (hükmeden), her halukarda kendisine dayanılan, güvenilen, yardımı beklenen, korkulan, sevilen, muhtac olunanın sadece ve sadece Allah olduğuna inanmaktır.
Bundan sonra; Allah'ın isim ve sıfatlarına, Allah'ın kelamullahında geçtiği, Rasulullah (sas)'ın bize sahih sünnetinde haber verdiği şekilde bozmadan, değiştirmeden, tevil etmeden. iman ettik.
Devamen; İslamın asıllarını bozacak her bir amele buğz ettik ve sahibinin küfrüne hükmektik.
Küfrüne hükmettiğimiz asıllar;
"Kim Allâh'ın indirdiğiyle hükmetmezse işte onlar kafirlerin ta kendileridir" |Mâide 44| Âyet'i gereği;
bizzat kendileri Tağut konumun da olan , hakimiyeti kendilerine has kılıp, tekelinde bulunduranlara;
"İbrahim babasına ve kavmine dedi ki; ben SİZİN ibadet ettiklerinizden beriyim." |Zuhrûf 46|
"Sizin için İbrahim ve beraberindekiler de güzel örnekler vardır. Onlar kavimlerine dediler ki; biz SİZDEN ve sizin Allah’tan başka taptıklarınızdan beriyiz. Sizi tekfir ediyoruz. Sizin ile bizim aramızda bir olan Allah’a tevhid üzere iman edinceye kadar düşmanlık ve buğz başlamıştır." |Mumtahina 4|
"Ben, SİZDEN ve Allah'tan başka taptığınız şeylerden çekilip ayrılırım da Rabbime dua (ibadet) ederim." |Meryem 48|
"İbrahim, KAVMİNDEN ve onların Allah'tan başka ibadet ettikleri şeylerden uzaklaşınca..." |Meryem 49| Ayetleri geregi;
Tağut destekçilerine, destek olmasalar bile bunları tekfir etmeyenlere;
Not: Bu başlık altına Teşri (Yasama-Kanun Koyma) da gireceğinden;
"Yoksa Allah'ın izin vermediği bir şeyi, dinde onlara şeriat kılacak ortakları mı var?" |Şûrâ 21| Âyet'i gereği;
beşeri düzeni ellerinde bulundurduklarını iddia eden, insanların hayatını düzenleme de kendi yanlarından uydurulmuş, kokuşmuş kanun yapanlara;
"Hayır ! Rabbına andolsun ki; aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem ta'yin edip sonra haklarında verdiği hükümden dolayı içlerinde bir sıkıntı duymadan kendilerini tamamen teslim etmedikçe iman etmiş olmazlar." |Nisâ 65| Âyet'i gereği;
bütün ihtilaflarını onların mahkemelerine taşıyan kimselere;
"Sana indirilene ve senden önce inidirilenlere; inandıklarını iddia edenleri görmedin mi? Küfretmeleri emrolunmuş iken Tağut’un önünde muhakeme edilmelerini isterler. Halbuki şeytan, onları uzak bir sapıklıkla saptırmak istiyor." |Nisâ 60| Âyet'i gereği;
Onların (tağutların) hükümlerine baş vuran, onlardan hüküm taleb edenlere;
"Mü’min erkek ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostudurlar." |Tevbe 71|
"Kafirler birbirlerinin velileridirler." |Enfâl 73|
"Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kafirleri dost edinmeyin ..." |Nisa 144|
"Müminler, müminleri bırakıp kafirleri veli (dost) edinmesinler. Kim böyle yaparsa, Allah'tan bir şey üzere değildir." |Âl'i-İmran 2|
"Ey iman edenler! Yahudi ve hristiyanları kendinize dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. İçinizden her kim onları dost edinirse, o da onlardandır." |Mâide 51|
"Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi veliler edinmeyin. Kim onları veli edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir." vd. Âyetleri gereği;
kafirleri dost |velî| edinenlere;
"Onlara 'Allah'ın indirdiğine ve Peygamber'e geliniz' dendiğinde o münafıkların senden büsbütün uzaklaştıklarını görürsün." |Nisâ 61| Âyet'i gereği;
Allah'ın dininden yüz çeviren fakat kendilerine müslüman! ismini veren kafirlere ve müşriklere müslüman diyen "sözde" Alim ve muvahhidlere;
"Hani Rabbin kıyamet günü Bizim bundan haberimiz yoktu demeyisiniz diye Âdemoğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendilerine şahid tutup: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? demişti.Onlar da: Evet, şahid olduk, demişlerdi." |Â'raf 172| Âyet'i gereği;
Mürcie akidesine tutunan bin bir çeşit mazeretler üretip şirk bataklığında boğulan toplumun cehaletini mazur görenlere;
"Allah size kitapta: “Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman onlar bundan başka bir söze dalıncaya kadar kafirlerle oturmayın” diye bir hüküm indirmedi mi? Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz." |Nisâ 140| Âyet'i gereği;
Küfrü güneşin aydınlığı gibi apaçık olan kimseleri tekfir etmeyeni, küfürlerinden şüphe edeni, benim üzerime böyle bir sorumluluk yok bu kadıların işi diyenleri, kafirlerin ortamında bulunan, küfürlerine rıza gösteren, onların cemaatlerine üye olan onları destekleyen onlara yardım eden, onları hoşnut bırakan onlara üstünlük liderlik veren, yaptıkları işi beğenmesede yanlarında bulunan yalakalık yapan övücü sözler sarfeden, bunun yanında müslümanlara menfi olarak buğz eden, küçümseyen, hor gören, destek olmayan, onların safına katılmayan, onlarla birlikte hazırlıkta bulunmayan kimselere;
"De ki: 'Şüphesiz bana, dini Allah’a has kılarak O’na ibadet etmem emredildi." |Zumer 11|
"De ki: "Ben dinimi Allah’a has kılarak sadece O’na ibadet ediyorum." |Zumer 14|
"O halde, kâfirlerin hoşuna gitmese de, siz dini Allah’a has kılarak O’na ibadet edin." | Ğafir 14|
b) Vel-a Ber-a |Dostluk-Düşmanlık|, kapsamının çiğnenmesine göz yuman, |Milliyetçilik, ırkçılık, İslam Düşmanlığı vs. çocuğa aşılanması gibi| delilleri daha kapsamlı olarak yukarda geçmekte.!
c) Ders içeriklierinin küfrü içermesine göz yuman, |Tarih, Coğrafya, Biyoloji, DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ vs. Bunlara ek olarak bu zamana kadar Din dersinde Tevhid'in ikinci kısmı yani ,,Muhammed Rasûlullah,, kısmı kaldırılmıştır.| Küfre Rıza Başlığına bakınız.. Velhasıl; bunlara eklenecek daha bir çok maddeyi içerdiği halde;
Çoçuklarını, müşrikleştirme dergahına gönderen, -ben çoçuğumu korurum- gibi saçma sapan sözler sarf eden, tağuta kul olmuş ve kulluğu öğreten kimselere çocuğunu teslim edenlere;
"Onlar Allah'tan ayrı hahamlarını, rahiblerini rabblar edindiler. Meryem Oğlu Mesih'i de. Halbuki onlara bir tek İlâha ibadet etmeleri emr olunmuştu. O'ndan başka ilah yoktur. O; bunların şirk koştukları şeylerden münezzehtir." |Tevbe 31| Âyet'i gereği;
Şeyhlerini İlah konumuna getiren sözde Müslümanları, "Tasavvuf" ismi altın da şirklerini alenen yapmaktan vazgeçmeyip, bir adım geri atmayan Vahdet-i Vücud'cu anlayış sahiplerini, tarikat ocağı ismiyle tağuta yardakçılık yapanları ve tanıdıkları halde tekfirinde tevakkuf edenlere;
"Müminler Allah yolunda, kafirlerse Tağut (şeytan) uğrunda savaşırlar." |Nisâ 76| Âyet'i gereği;
onlara (tağuta) asker yetiştiren, küfürlerin de şüphe edenlere;
Kurban:
"Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve kurban kes." |Kevser 2|
"De ki: "Benim namazım, ibadetlerim (kestiğim kurban), hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah içindir." |En'am 162| Âyetleri ve bu Âyeti en güzel şekil de açıklayan;
"Tarık b. Şihab (r.a.)'dan Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Bir sinek yüzünden, adamın biri cennete, diğeri de cehenneme girdi." Sahabeler:
"Bu nasıl oldu, ey Allah'ın Rasulü?" dediler. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"İkisi beraber bir şehre uğradılar. Bu şehir halkının, oradan her geçenin mutlaka kurban takdim etmesi gereken bir putları vardı. Birine:
"Bir kurban takdim et!" dediler. O da:
"Takdim edecek hiçbir şeyim yok ki" dedi. Onlar:
"Hiç değilse bir sinek takdim et!" dediler. O da bir sinek takdim etti, yolunu açıp serbest bıraktılar. Bundan dolayı cehenneme girdi. Diğerine:
"Sen de takdim et!" dediler. O:
"Allah'tan başka hiçbir şeye sinek dahi takdim etmem." dedi. Boynunu vurdular, bu yüzden o da cennete girdi." |Ahmed b. Hanbel Kitabuz-zühd s: 15| Hadis'i gereği;
Allah'dan başkasının adına havyan kesen, adak adayan;
"Rabbiniz buyurdu ki: "Bana dua edin, duanızı kabul edeyim." |Ğafir 60|
"Yalnız sana İbadet |kulluk| eder, yalnız senden yardım dileriz." |Fatiha 5|Âyetleri gereği;
kabirden putlara ibadet (dua) eden, Allah'dan başkasından yardım bekleyen, şifa'nın Allah'dan değilde, ilaçlardan, doktorlardan, şeyhlerden, olduğuna inanan Allah'ın dininden yüz çevirmiş kimselere;
"Allah, kâfirlere mü'minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez.." |Nisâ 141| Âyet'i gereği;
Devletin -halkı uyutma- adı altında açtırdığı, ezanlar okuttuğu dirar mescidlerinde, devletin kıldırgaç olarak görevlendirdiği kulunun arkasında namaz kılan, ibadet eden, ona saygı gösteren, kafirlerin emellerine ortak olan kimselere;
1) "Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz ? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir." |Saff 2,3| Âyetleri gereği;
Teorik olarak bu akideyi kabul eden, lakin amelllerinde bu akidenin gerekliklerini yerine getirmeyen, bu akideyi sadece sanalda yaşayan, hiçbir aktivitesi olmayan, pc başından ayrılmayıp namazdan namaza zorla kalkan, zayıf egolarının tatmini için uğraşan, başını pencereden dışarıya çıkarmaya korkan, akide başlıkçılığı yapan, ezber yapan, insanları (sanalda) münazaralarda yenmek için ilim öğrenen, tekfir etmeyi oyun haline getirerek bazı kimselerin kitablarını küfür kavli aramak için okuyan, fitne, fesad adranalin kollayan sözde muvvahidlere; yukarda madde madde delilleriyle açıkladığımız ve Dinin aslına giren meseleleri anlamayan, anladığı halde gevşeklik gösteren, kendisini kurtarma çabasında olduğunu zan ederek şirk bataklığın da kaybolanların hepsine ve unuttuğumuz yazamadığımız her türlü, Kur'an, Sünnet ve İcma'ya muhalif olan bütün görüşleri red ettik, görüş sahiplerine buğz ettik ve onlardan beri olup tekfir ettik.
Kaideyi getirip, "yazı söz gibidir dedik", akidemizin pekiştiği her insana -zahiren- islam hükmü verdik göremediğimiz için buna bir şart getirip bu akideyi hayatının her alanında yaşıyorsa müslümandır dedik. Yukarıda yazmış olduğumuz her bahis hakkında tamamı olmasada risalelerimiz mevcuttur bunları zaman içerisinde sizlerle paylaşacak delillerimizi getireceğiz. Kimsede, -başlıkçı- olduğumuz kanaati oluşmamasını umud ediyoruz.
Gayret bizden, muvaffakiyet ve başarı ancak Allah'tandır |cc|. Ve Âhiru Da'vânâ Eni-l Hamdulillâhi Rabbi'l Âlemîn.
Gayret bizden, muvaffakiyet ve başarı ancak Allah'tandır |cc|. Ve Âhiru Da'vânâ Eni-l Hamdulillâhi Rabbi'l Âlemîn.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.